7 Ekim 2013 Pazartesi

OKUYALIM

     Sayın veliler,
     Son zamanlarda yaşanan, ufak tefek, okulda meydana gelmiş olaylardan ve bazı çocuklarımızın arkadaşları ile aralarında yaşadıkları tartışmalardan bahsetmek istiyorum. 
     Sizlerin çocukları bana emanet ve siz bir çocuk ile ilgileniyorsanız, ben 21 çocukla ilgileniyorum. Bu emanetin sorumluluğunun ne kadar büyük olduğunu, kendinizi benim yerime koyarak anlayabileceğinizi tahmin ediyorum. Derler ya, sizin çocuğunuz yok anlayamazsınız, öyleyse 21 çocuğun başına siz gelin, bakalım neler hissediyor ve sınıfı nasıl organize ediyorsunuz, deneyelim, derim ben de. 
     Toplantımızdan notlar bölümünde, özellikle belirtmiştim. Çocuğunuz okulda herhangi bir sorunla karşılaştığında mutlaka çocuğunuza problemini kendisi çözmesi konusunda destek veriniz. Öteki türlü, çocuk yerine gelip siz sorunu halletmeye çabalarsanız, çocuğa güvenmediğinizi ve daha yolun başında çocuğun yapabileceği ve sizin izin vermediğiniz, tüm sorumluluğunu gereksiz yere siz üstlenmiş olursunuz. Bu anlamda çocuğu da bırakın, sorunu kendisi halletsin. Sorunu çözmesi konusunda çocuğu yüreklendirin. Ben sınıfta çocukların gözlerinin içine bakarak dinliyorum, o yüzden sorunu kağıda yazmak ve bana göndermek yerine, bu konuyu çocuğunuzla konuşursanız, kendine güven ve bağımsızlık anlamında çok önemli bir adım atmış olacaksınız. Gözlerindeki güveni ve ışıltıyı siz de göreceksiniz. Siz içerden manevi olarak destek olun.
     Çocuklara şiddet içerikli tv programları izletmeyiniz. Tertemiz zihinleri bunlarla meşgul olmasın. Alternatifler üretin. Şiddet içerikli izlediği filmlerdeki olumsuzlukları, sınıfta birbirlerine yansıtıyorlar. Bu hiç istemediğimiz bir durum. İlgili anne-babalar izletecekleri filmleri, programları, oynatacakları oyunları önceden izler ve oynar. Ne kadar güveniyorsunuz yapımlara. Bu konuda herkese daha titiz ve seçici olmayı tavsiye ediyorum.
Çocuklarımızın fiziki ihtiyaçları, sağlıkları çok önemlidir; ancak sağlıklarını koruyacak maneviyatları çok çok önemlidir. Sağlıklı, dingin bir ruh yapısına sahip olmaları istenmekte ve önemsenmektedir.
    Çocukları saatlerce tv karşısında oturtmayınız. Eğer bir program izliyorsanız, çocukla birlikte izleyin. 45-60 dk arasındaki izleme zamanınızı çocukla birlikte izleyerek geçirin. Oturun yan yana, sarılarak birlikte izleyin. Çocuğunuzun buna ihtiyacı var. Çocuğuyla kaliteli zaman geçirmeyen, sevgi anlamında yeterli doyumu sağlayamamış olan ailelerimizin çocukları okulda bu doyumsuzluğu, vurma, ısırma, öfke nöbeti, tekmeleme, arkadaşına bağırma şeklinde sınıftaki arkadaşlarına yansıtıyorlar. Bu noktada çocuğunuza destek olmalısınız. Onunla vakit geçirmeli, gözlerinin içine bakarak konuşmalı, minik ellerini avucunuzun içine alarak konuşmalısınız. Emin olun, çocuklar çok bir şey istemiyor. Sevgi eksikliğini, ne oyuncak, ne tv, ne bilgisayar karşılayamaz. Sonra çocuğum neden böyle yapıyor, yapmamalı diye düşünüyoruz; ama yapıyor.
     Çocuğunuzun evdeki ve okulda arkadaşları arasındaki davranışları da farklı oluyor. Evde, bu kadar çocukla bir araya gelip incelediniz mi, hayır, mümkün değil. Benim çocuğum asla yapmaz, doğruyu söyler diyorsunuz; ama oyun içinde etkinlik içinde sizin düşündüğünüz gibi olmayabiliyor. Okul öncesi çocukları, dürtüsel davranır. Bir anda sinirlenir, kendini ifade edemeyebilir, arkadaşını ısırabilir, itebilir. Saniyelik, anlık öğretmenin kontrolü dışında olaylar gerçekleşebilir. Dediğim gibi dürtüsel oldukları için yapmaz dediğiniz çocuğunuz bile bir anda yapıveriyor. O sebeple, sizden ricam, çocuklarınıza bir sorunu olduğunda mutlaka arkadaşına rahatsız olduğu durumu söylemesini, kendini ifade etmesini söyleyin; çünkü 5 yaşındalar ve yaşları itibariyle bu beceriyi kazanmış olmaları gerekiyor. Bizim sene başından beri söylediğimiz en önemli cümlemiz, SORUNUNU KONUŞARAK HALLEDEBİLİRSİN. İnanın, KONUŞUP DA SORUNUNU ÇÖZEMEYEN ŞİMDİYE KADAR BİR ÖĞRENCİM OLMADI. Teşvik etmelisiniz, ama önemli olan bir konu, evde de aile içinde bireylerin bunu uygulaması. Sizler evde bağırarak ya da başka şekilde sorun çözmeye çalışırsanız, çocukta bu etki biraz geç olacaktır. Bu şekilde arkadaşını inciten çocuklar, hem sınıfın düzenini, mutlu atmosferini bozuyor hem de çocukların konsantrasyonunu bozuyor. Çocuklarınızla güzel bir şekilde konuşun ve derin sebepleri varsa eğer, en kısa sürede destek alarak halletmeye çalışın. Zira, sınıfımın düzeninin bozulmasına izin veremem. Diğer çocukların hakkına giremem.
     Çocuğunuz arkadaşı tarafından ısırılabilir, itilebilir, bundan dolayı çocuğuma böyle böyle oldu diye sitem etmeyiniz. Durumu gayet iyi izah ettiğimi düşünüyorum. Eğer aralarında bir anlaşmazlık olursa ki mutlaka oluyor çocuklar arasında, bizim bu problemlerin hepsini sınıf atmosferinde hallettiğimizi bilmenizi istiyorum. Çocuklar gerekli özürlerini diliyor, sarılıyorlar ve mutlu bir şekilde oyunlarına devam ediyorlar.
     Bir de oluşabilecek kontrol dışı kazalardan bahsetmek istiyorum. Olabilir, çocuğunuz merdivenden düşebilir (ki merdivenlerimiz tamamen halıyla kaplı), başına bir cisim denk gelebilir (gerekli tedavileri uygularız) , ayağı takılabilir. Bu tür kazalar evde de başına gelebilir, dışarıda da, okulda da. ÇOCUĞUNUZUN VELİYE HABER GEREKTİRECEK BİR DURUMU OLDUĞUNDA, TARAFINIZA EN KISA SÜREDE ULAŞILACAKTIR. ÇOCUKLARINIZ BİZE VE OKULUMUZA EMANET. BU KONUDA ENDİŞE ETMENİZİ GEREKTİRECEK BİR HUSUS YOKTUR. Hasta olan ateşlenen çocuklarımızın nasıl velilerine haber edildiyse, bu tarz durumlarda da geçerlidir. Ulaşılacaktır. 
     Kıymetli veliler, yazım biraz uzun olmuş olabilir, daha iyi anlaşılmak adına bu yazıyı yazmak ve sizlerle paylaşmak istedim. 
     Sevgi, bütün sorunların ilacıdır. O olmadığında ortamda huzur, mutluluk, hoşgörü yoktur. Bizler de sınıfımızda sevgi, hoşgörü, huzur ortamını oluşturmaya çalışıyoruz. Sağlıklarına önem verdiğimiz kadar, Sevgilerine de önem verelim. Çünkü insanların ileride işine yarayacak en temel beceri ve duygular bunlar. Siz de elinizden geldiğince destek olmaya çalışın. Biz eğitimcilerin bütün çabası, iyi bir gelecek için gerekli temelleri atmak. Bu yolda birlikteyiz. 

     Sevgiyle kalın..

                                                                                                  Ayşe ÇULCU
                                                                                             5-F Sınıf Öğretmeni



4 yorum:

  1. İyi geceler ayse hanim,yazmis oldugunuz yazinizi bir degil iki kere okudum.sunu söyleyim söylediklerinize sonuna kadar katiliyorum.malesefki bazi aileler sadece cocuklari oyalansinlar ayaklarinda dolasmasinlar diye tv acip saatlerce ne izledigini bilmeden oyalanmalarina izin veriyir.ayni seyi bilgisayar oyunlarinda ,oyuncak seçimlerinde de malesefki düşüncesizce hareket edebiliyorlar.belki sizin gibi cocuk egitimi almadim ama bir cocuguda nasil dvranmam gerektigini azda olsa biliyorum okuyorum arastiriyorum.sizinle bir sey paylasmak istiyorum,cok deger verdigim bir arkadsim la sirf cocugu kotu kelimeler kullandigi icin benim cicuklarim yanimdyken gitmiyorum davette etmiyorum.belki dogu belki yalnis yapiyorum .cocuklarimizin evlerinin disinda artik birde okul hayatlari var.toplu yasama kosulllarina ilk adimi okulumuzla birlikte attilar.simdiye kadar esirgedigimiz korudugumuz cocuklarimizda artik bizim disimizda bir yasamlari var.bu yasamin icinde dogrusuda var yalnisida.önlerine çikicak problemlere savaşmayi ögrenmek zorunlar.bu konuda size sonuna kadar katiliyorum.biz aile olarak doruk ve berkenin dogumundan itibaren oyuncak seçimi,izleyecegi cd..bakin cd diyorum özenle sectik.bu durumun mevyesinide şiddede egilimli cocuklari gorunce iyi bir seyler yapdigimii düsunuyorum.(umarim yanilmiyorumdur)ben cocuklarima önce insan olmayi ögretttim Ayşe hnm.cok uzun oldu ama kusura bakmayin.sorumluluk verme konusunda bende biraz zayif bir anneyim,bende atiliyorum reflesk olarak ama bunu aşabilecegimi düşünuyorum.(okul bitmeden:))))))sevgiylr kalin.ebru.

    YanıtlaSil
  2. Bu arada 21 cocukla ugraşmanin ne kadar zor oldugunu tahmin ediyorum,ben iki afacanla ugraşirken allahim ya üçüz olsalardi ne yapardim acaba diyee düşünurken.iki kardes bile yanyana iken elbette kavgalar istenmeyen kazalar oluyor.ne diyim allah hepimizin evlatlarini esirgesin.yazinizda cocugunuz olmadigini yazmissiniz umarim tüm bu temennilerinizle buyutursunuz cocugunuzu.

    YanıtlaSil
  3. Öncelikle yazmış olduğunuz yazı için size canı gönülden katılıyorum.çocuk yetiştirmek dünyanın en zor ve en meşakkati işlerinden birisiymiş bizzat yaşayarak görüyorum :)).biz ANılı yetiştirirsen daima iyiye ve doğuya sevk ettik,ama sadece yönlendirici olduk,uygulayıcı değil !! Az çok ta emegimizin karşılığını aldığımızı sanıyorum.Ama şuna da inanın ki onların kıllarına zarar gelse içimiz acıyor.( bu söylediklerimi ANNE olunca daha iyi anlayacaksınız) ama netice de çocuklar hiç bir zamanda fazla öğmeye gelmiyorlar,hiç ummadığınız anda sizi şaşırtıyorlar :)) fazla uzatmadan Ayşe hocam ben kendi adıma çocuğumu size bırakıp döndüğümde içim rahat ederek gidiyorum.Aynı şekilde Anıl'ın da sizi severek gelmesi beni çok mutlu ediyor.Zaman her şeyin ilacı.bizim yaramazlar sene sonu geldiğinde arkadaşlarından kopamayacaklar :)) canlarımız önce ALLAH'A sonrada size emanet sevgiler...Filiz AKSU

    YanıtlaSil
  4. onlar çocuk bir bakmışsınız küsmüşler ,bir bakmışsınız oynuyorlar ,ayrıca evdeki çocuk başka okuldaki başka oluyor onun için Ayşe Hocam içim rahat,huzurlu bir şekilde Ahmet Yağızı okula gönderiyorum, biliyorum ki oğlum emin ellerde öğretmeni en az benim kadar onu koruru ve kollar giderken arkasından söylediğim tek şey ALLAHA EMANET OĞLUM oluyor sizinde ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN

    YanıtlaSil